NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَبُو ثَوْرٍ
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ خَالِدٍ
وَوَهْبُ بْنُ
بَيَانٍ
قَالَا
حَدَّثَنَا
عُبَيْدَةُ عَنْ
يَزِيدَ بْنِ
أَبِي
زِيَادٍ عَنْ
سُلَيْمَانَ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ
الْأَحْوَصِ
عَنْ أُمِّهِ
قَالَتْ
رَأَيْتُ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ عِنْدَ
جَمْرَةِ الْعَقَبَةِ
رَاكِبًا
وَرَأَيْتُ
بَيْنَ أَصَابِعِهِ
حَجَرًا
فَرَمَى
وَرَمَى النَّاسُ
Süleyman b. Amr el-Ahvas
annesinin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Ben Resûlullah
(s.a.v.)'i binitli ve parmakları arasında bir (çakıl) taş(ı) olduğu halde Akabe
Cemresinin yanında gördüm." (Elindeki çakıl taşını) attı. Halk da
(ellerindeki çakıl taşlarını) attı.
İzah:
Beyhaki,
es-Sünenu'l-kübrâ, V, 130.
"Resûl-i Ekrem'in
parmakları arasında tuttuğu taş"tan maksat baş parmağı ile şahadet ve orta
parmakları arasında tuttuğu parmak ucu büyüklüğünde bir çakıl taşıdır. Bu
ifâdeden Resûl-i Ekrem'in cemreleri bu üç parmağın yardımıyla ve şehâdet parmağının
ileri itmesiyle attığı anlaşılıyor. Şafiî ulemasından Beğâvî ile Râfiî
cemrelerin bu şekilde atılması gerektiğine hükmetmişlerdir. Ancak bu hadisin
senedinde zayıf bir râvi olan Zeyd b.'Ebî Ziyâd vardır. Dolayısıyla hadis delil
olma niteliğinden uzak, zayıf bir hadistir.